Öncü yerel yönetim uygulamalarının zengin örneklerine karşılık , anıların ötesinde deney içeren çalışma olarak 1973-1977 döneminin İstanbul Belediye Başkanı Ahmet İsvan‘ın ‘’ Başkent Gölgesinde İstanbul ‘’ ( İş Kültür yayını, 2011) başlıklı çalışmasını anımsıyorum.
İzmir BŞ Belediyesi’nin 2004-2019 arasında Belediye Başkanlığını yapan Aziz Kocaoğlu için Reşat Yörük‘ün ‘’Aziz’’ adıyla yayınladığı yeni çalışmasının bu anlamda özel bir yeri oluşturacağına inanıyorum. Yazarı Reşat Yörük, Kocaoğlu’nun basın danışmanı olarak bu dönemin hem tanığı, hem de belge bankası konumunda.
Kocaoğlu, 1948 doğumlu, iktisatçı, bu göreve seçilmesine dek kamu ve özel her iki kesimde çalışmış, sonra kendi işini kurmuş ve yönetmiş bir girişimci. Bornova Belediye Başkanı olarak seçilmesinin 3.ayında İzmir BŞ Belediye Başkanı Ahmet Piriştina’nın zamansız ölümüyle bu göreve geliyor. Bir milyon hektar alanlı bir kentte ‘’İzmir Modeli‘’ olarak anılan bir örneğin bayraktarlığını yapıyor. Görev süresinin üçte birinden fazlasında -6 yıl süreyle- 130 üst düzey Belediye sorumlusuyla yargılanıyor.
Savaş sonrasının Berlin’in ilk Belediye Başkanı olan Ernst Reuter (1889-1953 ) savaş yıllarında 1938-1946 yıllarında Ankara SBF’de eğiticilik yaparken ‘’şehir planlaması ‘’ kavramıyla Türkiye’yi tanıştırır. Reuter, Ankara’da kent içi ulaşımı modernleştirir ve ucuzlatır. 1943’de yayınladığı ‘’Ne Olmalı ? ‘’ manifestosu savaş sonrasının için bir planlama çağrısıdır. Çok alçak gönüllü bir kişiliği vardır ve SBF‘ne bisikletle gidip gelmektedir.Aziz kitabını okuduğumda, bu özelliklerin hepsinin Aziz Kocaoğlu’nda da var olduğunu gördüm.
İzmir ve Kocaoğlu başarısının temelinde üç ana ilke var, yazarı bunları şöyle başlıklandırıyor :
1-Öncelikle ve her şeyden önce, merkezi hükümet karşısında mali bakımdan güçlü olmak.
2-Siyasetten gelebilecekkayırmacı ve popülist taleplere karşı durmak.
3-Dosyalara ve konusuna hakimiyet.
2006‘da hazırlanan Stratejik Plan belgesini de bu 3 ilkeye eklemek gerekiyor. Planda yer alan 13 temel strateji, Belediye’nin hizmet başlıklarının önceliklendirilmesinde temel işlev görüyor. 2007’de hazırlanan İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı 30 ilçenin üstünde kurulu İzmir metropol alanında, rant alanı yaratmadan, neyin nereye yapılacağı açıklık kazandırmasıyla özel bir öneme sahip.
’’ Yerelde Kalkınma Stratejisi’’ onun döneminin ürünü. Alınan sonucu Kocaoğlu’nun sözlerinden izleyelim :
-Bizim yaptığımız, İzmirlilere ‘birlikte başarabilmek’ duygusunu hissettirmek oldu. Çok uzun yıllar ötelenmiş, örselenmiş kırsal kesime pozitif ayrımcılıkla başladık işe. Süt üreticisini, çiçek üreticisini, zeytinciyi, fidancıyı, arıcıyı destekleyip onları tarlada ve pazarda birleşmeye ve sonunda marka olmaya teşvik ettik. Kooperatifçiliğin aslında ne kadar önemli olduğunu, fırsat verildiğinde hangi mucizelere imza atabileceğini gösterdik cümle aleme.
Kocaoğlu’nun toplu ulaşım çözümü, nüfusu milyonun üstüne çıkan kentlerde ulaşım kaosunun ancak hafif raylı sistemiyle üstesinden gelinebileceğine ilişkin iyi bir örnek. Göreve seçildiğinde İzmir nüfusu 3.6 milyondu. Görevi bıraktığı 2019‘da İzmir nüfusu 4.4 milyona yükselmişti ve bu kentin bir ucundan diğer ucuna banliyö tren hattı da 179 km’ya ulaşmıştı. Her gün 850 bin insan bu ulaşım olanağından yararlanıyordu. Bunun için Türkiye’de ‘’ilk kez’’ merkezi yönetim ile yerel yönetimin yüzde 50-50 esaslı – Kocaoğlu bu örneğe bu nedenle Katolik nikahı diyor- bir şirket kuruldu. İzmir’in ’’AAA’’ olan yüksek kredilendirme puanı, Avrupa Yatırım Bankası‘ndan 150 milyon Euro kredi sağladı. Ama İzmir Belediyesi bu iş için 7 yıl odaklandı.
Üçüncü örnek, taşeron uygulamasının kaldırılmasıydı. Taşeronlar kapsamında olan 6.500 işçi, belediyeye bağlı şirketlerde işe alındı.Kocaoğlu’nun sözleriyle ‘’İşçilerimizin yasal çerçevede çalışmasını sağlayacak güvenceyi vererek Türkiye’nin ‘insan ve emek odaklı’ çalışma yaşamında yepyeni bir sayfa açıyoruz. Taşeron gibi çağ dışı bir uygulamadan bu ülkenin ve ülke emekçisinin mutlaka kurtulması gerekiyor ‘’.
Bunlar, Aziz Kocaoğlu döneminin çözüm üreten yerel yönetim deneyine ilişkin sadece üç örnek. Altı yıl süren ve tüm İzmir Belediyesi yönetim erkinin ‘’beraat ettiği’’ davaysa, İzmir yerel yönetim örneğinin ‘’hukuğa uygun ve hesap verilebilirlik ‘’ ile gerçekleştiğini belgeliyor. Böylesi bir kumpas için Aziz beyin ‘’Bir yeldi geçti; tabii ki deldi geçti.Ama takılmamak gerekiyor.Süngeri çekip aldığımız deneylere bakalım ‘’demesi, güçlü yapısını anlatıyor.
Üç dönem ve 15 yıl kesintisiz belediye başkanlığı yapıp, kurguladığı başarılı modelin sonuçları ortaya çıkmış iken Kocaoğlu, 2018‘de, İzmir’de belediye başkanlığına ‘’ aday olmama ‘’ kararını açıkladığında, 70 yaşının yorgunluğun bunda etkili olduğunu hiç sanmıyorum. Ama siyasetin uygulanma biçiminin hep ayak oyunlarına dayanması ve çözümsüzlüğü özendiren ve ağır ve takozu çok olan ülke kamu yatırım sisteminin, yerel yönetimlerin ‘’taşra’’ olarak küçümsenmesinin onun bu ‘’zamansız nokta’’ yı koymasında etkili olduğunu düşünüyorum.
Stratejik plana dayanan önceliklendirilmiş hizmet anlayışı, bilime inanan yaklaşımıyla oluşan İzmir Modeli, hizmete en uygun olan bütçe kullanımı, öz ve yabancı bütçe kaynağı kullanımındaki dirayeti, merkezi devlet-yerel yönetim işbirliği için ortaya çıkardığı örnekler, ekip anlayışını eksen alması, rant alanı yaratmamak için özeni, vatandaşıyla popülizm tuzağına düşmeden ilişki kurması, açık siyaset yöntemi, siyaseti bir üretme sanatı olarak algılaması ve uygulaması, toplumu farklılaştırmaması/ayrıştırmaması ve toplumun tüm katmanlarını pratikte kucaklaması, kadını siyasetin odağına yerleştirmesiyle, Aziz Kocaoğlu döneminin ülkenin yerel yönetim literatüründe daha uzun süre ele alınmayı hak eden bir uygulama örneği olacağına inanıyorum.
—————————-
*Reşat Yörük,Aziz, Varyant yay,3.baskı, İzmir 2021
No Comment! Be the first one.